17 Temmuz 2016 Pazar

Filler Dövüsür, Çimenler Ezilir


Merhaba...


Uzun bir zaman sonra böyle bir günde gelmek istemezdim aranıza lakin içimde kalmadan söylemek istediklerim var. Bu gibi üzücü , korkunç olaylara yer vermezdim aslında yazılarımda ama biraz daha susarsam patlamaktan korkuyorum...
Sessizlik adeta beni bir kanser gibi ele geçirdi. 

Evet darbe girişiminden sonraki gün bugün. Sokaklarda kan izleri, sosyal medyada ölüm haberleri... hepsini okuyup yuttum. İçime, ardından beynime süzüldü yuttuklarım,boğazımda düğümlendikten hemen sonra.

“İnsanların öldüğü hiçbir dava haklı değildir!

Kim isterdi darbeyi bu dönemde! sağcı mı solcu mu ? sahi sağcı solcu kaldı mı ? Ülkemizin zeka düzeyiyle niçin dalga geçiliyor ! 
Vakıf evlerinde 10 yaşında çocuklara tecavüze ses çıkartmayan vakfın ismini bir kerelik bir olayla lekelemeyin diyenler , pkk üyeleri dağdan indiğinde davulla zurnayla karşılayanlar…yatağında mışıl mışıl uyumanı sağlayan her gece sınırda nöbet tutan gariban Er ’in nasıl idamını isteyebiliyor ? nasıl başını kesebiliyorsun?

 Gece füzelerin seslerini dinlemek de olacakmış bu ülkede gördüğümüz günler arasında… gökyüzünden adeta dışkı yağıyordu… 
Sahi mermiyi kim icat etmişti ? barutu ? zamanda yolculuk dönemi geldiğinde çılgınlar gibi geçmişe gidip… Gencecik, teslim olmuş , durumdan habersiz bir askerin yerine onların mı başı kesilmeliydi yoksa sana göre ?
“Bir varlığın başını kesmek peki ” neyin nefreti ? neyin öfkesi haklı gösterebilir bunu ?  insanı insana kırdıracak kadar gözünü döndüren nedir senin ! bir hayvana kıyamazsın karıncayı ezemezsin , göz göre göre basamasın üstüne bir böceğin… sen değil tabi ! 
“BİZ İNSANLAR ”bazen karıncayı ezemiyoruz biliyor musun?

Düşüncelerimin anlamı daldan nehre düşen yapraklar gibi benden düşmeye başlamıştı…

Yarın metroda yanımda oturan adamın ,öbür gün siparişimi alan garsonun , belki yolda rastladığım poşetleri taşırken zorlanan yardım ettiğim bir yaşlının ; hangi kadına işkenceler içinde tecavüz edip yaktığını , hangi masumun başını kesip övünç duyduğunu asla bilemeyecek olmamdı beni delirten…

Sonra düşündüm… belki bu ülkede yaşamam ilerde ? belki bir iskandinav ülkesine giderim ve tek derdim uzay ışıklarını fotoğrafa yansıtma konusunda yaşadığım sıkıntılar olur... 
Bu düşüncem hayatı harika kılmadı ama o an için mümkün kıldı….

Zira nereye gideceğim de pek önemli değildi. Bu ülkede İNSAN olarak  bir HİÇ uğruna ölmektense… Serengeti ’de bir aslanın karnını doyurmayı yeğlerim.!

Derler ya tüm dünyadaki insanlar nükleer saldırıyla yok olduğunda neslin devamını hamam böcekleri sürdürecek…doğru muydu acaba bu bilgi ? Sanırım bunun en gerçekçi  deneyi ülkemizde yapılmaktaydı aslında (!)

 Her neyse fazla tutmayayım seni ve kendimi… Malum kullanılmış bir çay poşeti kadar değersiz hayatlarımız ülkemizde bizi beklemekte…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder