21 Şubat 2015 Cumartesi

DÜŞÜNGÜMSÜLER_ vol1


Merhabalar efendim ;



Merak ediyorsan eğer Bu aralar zamanımı ruh eşim olarak belirlediğim dünya klasik yazarlar tarihinden Gabo Marquez ‘in hayatını efendim o’unu bu’sunu neyi varsa inceleyerek , okuyarak geçiriyorum. 
Bunun yanında geç de olsa artık sonunda okuyabildiğim The Hitchhiker's Guide to the Galaxy 'yi bitiriyorum ve Doughlas Adams abimizin tüm kitaplarını beyin kıvrımlarıma işlemek ve ilerde onun kafasının içindekilerle aynı yaratıcılığı taşıyan birini bulduğumda hayatımı birleştirmeyi ancak belki öyle düşünebileceğimi biliyorum. 
Zira hayat birleştirme konusuna bakış açım ; Tom Robbins ‘in ki gibi.
“Kadın için evlilik teslimiyet anlamına geliyor. Evlenmek bir kızın mücadeleden vazgeçtiği , savaş alanını terk ettiği ilginç ve anlamlı eylemi bundan böyle “ona bakmayı” üstlenen kocasına bıraktığı acıklı bir aylaklık anlaşmasıdır. Kadınlar erkeklerde uzun yaşar çünkü aslında yaşamamışlardır.”
Tabi bu bizimki gibi ataerkil toplumlarda ne kadar geçerlidir bilemem. Ama benim kafamın içiii adeta HAwai gömleği giymiş zengin Amerikalılar gibi bu düşünceyi bu ülkede benimsemekte.




Her neyse konumuza gelmek gerekirse , “Fareler “  evet yine mükemmel bir bağ kurarak konuyu toparladım değil mi ? ( değil )

Ama yazının sonuna kadar dayanabilirsen bağlantı kurma olasılığın yüksek gibime geliyor. 
Nereden biliyorum çünkü , bu yazıyı yazma fikri ; Aldığımız kilolara pasif direniş örneği göstermek , içerisinde bulunduğumuz toplumda beğenilmek ve başkalarının uygun görüp biçtiği İtalyan Rönesans dönemlerinin (15.yüzyıl civarına) tam aksine  “ bu yüzyılda da kadınlar ince belli olsun,  kemik torbası gibi olsun da anoreksiya dan doktorlar da yolunu bulsun” diyerek belirlediği ideal (!) vücut ölçülerine ulaşmak için 20 yaşındaki kızları 80 lik kalp pili olan nine gibi çorbayla , salatayla beslenmeye alıştırmış kişilerin kar amacı güderek açtığı , üstüne para vererek milim yol kat edemediğim anlamsız pedalları çevirirken ; kulaklığımı götürmeyi unuttuğum ve bunları düşünerek seneye üye olmamaya karar verdiğim spor salonunun birinde , icatörüne yüklü miktarda para kazandıran ; sabahtan beri ineni bineni belli olmayan kapital sistemin zavallı cansız varsayılan kölesinin üzerinde ; manasızca dönen çarkın içinde dışarıdan bakıp güldüğümüz hamster ile kendimi özdeştirerek zaman geçirirken buldum.
(YAzı tarihinin en uzun cümlesi olarak tarihe geçebilitesi olan bu cümleyi bir daha kur desen bakmadan kuramayabilirim )

Acaba şu an biri de bana bakıp ; Yanındakine “abi şuna bak ya yarım saattir pedal çevirip duruyor bir yere vardığı yok hakkaten bunlarda beyin varsa bizdeki ne “ diyor mudur. Diye düşünerek utanıp indiğim bisikletten , diğer çok anlamlı makinaya "koşu bandına" doğru ilerliyorum.

O değil de ; Acaba gerçekten üzerimizde deney yapılıyor mudur ?  Ve eğer şu Mevzubahsi geçen fare olayı ; Fareler hakikaten hiper uzaylılar mı ? bizden zeki olduklarını gizlemek için büründükleri bu kılık mı ? acaba böyle çarkta markta koşup kafa karıştırmak mı amaç ?

Peki düşüngümsüler vol 1 yazımın asıl amaç kısmına gelirsek ;

Şu Fare ismi nereden geldi diye düşündüm biraz. Neden fare sözcüğünü düşündüm çünkü Doughlas abimiz benim kafama fare kelimesini soktu ama anlamını bırakmadı , açılımını vermedi nereden geldi bu isim söylemedi ; Bunu da ben bulmaya karar verdim.

Şimdi aslında bu fare ismi “farazi “  kelimesinden geliyor.  Bizden çok uzaktaki bir galakside yaşayan farazi ailesinden geliyor. Bunlar o gezegenin yöneticileri , bizdeki Rockefeller ‘lari gibi biraz öyle düşün.

Bunlar dünya denen yer kürenin yapılmasını sipariş ederlerken , yapımcı firma çıkıp demiş ki
 “Ya arkadaşım siz burada yaşayacaksanız eğer ne diye buranın ¾ ünü su ile kaplıyorsunuz , siz yüzme bilmiyorsunuz ki “ demiş.

Bunu duyup çok içerleyen zengin ve bir o kadar da züppe olan Farazi ailesinden “Fisher Farazi”  bu konuda büyük büyük babasının aslen pipet olarak icad edip  , balık suyu içme niyeti ile kullandığı “snorkellerini” alıp galaksi ve gezegendeki ilk susuz dalan farazi üyesi olarak tarihe geçmişti.  

Tabi o zaman balıklar ağaçlarda yetişen birer meyveydi ve yetiştiği ağacın adı “peynir” di.
 Fisher Farazinin susuz dalma girişimi haberini tüm galaksiye yaymaya karar veren kıskanç ve dalgacı kuzeni ; bu haberi onun duyurduğu anlaşılmaması adına diğer aile bireylerine haber vermeden , Galaksi Haber Merkezine (GHM) ulaşmadan önce bu haberi küçük düşürücü olarak niteleyen büyük babasının onun duyurduğunu anlamaması için anonim yazacağı mektubu ışınlayarak  haberi ulaştırmanın en iyisi olacağına karar verir.

Kuzen farazi yazdığı mektubu GHM'ye ışınlar,

Bu sırada son zamanlarda bir faaliyet gösteremediği için işinden atılma korkusuyla boğuşan GHM de zor günler geçiren , Disleksi hastalığından müzdarip , coğrafya öğretmenliği mezunu ama gezegenin yer şekilleri neredeyse dümdüz olduğundan mesleğini bırakıp  muhabir olmaya karar veren bir adama bu mektup ışınlanır.

Disleksi hastalığından dolayı yazma ve okuma kabiliyeti gelişmiş olmayan  son zamanlarda işindeki verimsizliğinden dolayı hesabına yatmayan maaşından kaynaklı kırılan LÜK ‘ünü  tamir ettiremeyen hipermetrop muhabir 
- ( o gezegende “lük” denilen şey ilerde bizim dilimize gözlük olarak geçecektir.) okuma zorluğu çektiğinden  ve bir de yakını göremediğinden “FARAZİ” kelimesini 

- “FALEZ “olarak algılamış ve kafasına göre ses getirecek bir haber uydurup işinde yükselmek için bu fırsatı kullanmaya karar vermiştir.
(İlerde bize okullarda “Falez” aslında bu kahverengi takım elbiseli coğrafya öğretmenin klonları tarafından ; geçmişi kapatmak için ; dik kayalık sahil olarak öğretilecektir.)

Falez aslen onların gezegeninde icad edilen  bir “giyotin “ makinasıdır.

Farazilerin ;  Falezi gezegendeki diğer canlılar için kullanacağına yönelik çıkarttığı haberde ;

Fisher Farazinin bu fikri büyük babasına verdiği ; kuzeni ile birlikte evde besledikleri dinozorlarına önce işkence yapıp sonra “falez”  ile öldürdükleri söylentileri , gezegen halkı arasında dolaşmaktadır ; hatta büyük babası onları  tehtid etmek için  “ Bunu yapmanız için ancak ruhumu gezegendeki tek dik kayalıklardan uzay boşluğuna atmanız gerekir ” dediği kulaktan kulağa dolaşır.

Bu haberin iyice yayıldığını ve gezegende isyanların baş gösterdiğini duyan Büyük Babası ; Yer küre denilen projenin yapımına hız kazandırır. 
Ve yapımcılardan özellikle bu yer kürenin çoğunluğunun sudan yapılmasını istediğinden bahseder. (amacı torunlarına yüzme öğretip deniz altı krallığı kurmaktır)

Farazi ; kahverengi takım elbiseli coğrafya öğretmeni tarafından iftira edilen torunlarını bu gezegenden kaçırmak ve huzur içerisinde başka bir gezegende krallar yaşatmak istemektedir.

Hiper zeka sahibi Yapımcı ; Yeni yaptığı yer kürenin içerisinde zaten az olan kara parçasından yer tasarrufu yaparak peynir ağaçlarını denizin dibine dikmeye karar verir. (Böylece Farazi torunları oraya gittiğinde beslenmeleri de denizde dikili peynir ağaçlarından alıştıkları gibi hazır olacaktır)

Farazi torunlarının izinin kaybolmasını sağlamalıydı ama aynı zamanda da  krallığını o gezegende ilerde kolay kabul ettirebilmeliydi bunun için kendi adını esinlendirecek bir ad olan olan farazi az da olsa değiştirerek ; orada yaşayacak tüm canlılara

” FAREZ “ denmesini uygun gördü.
(Farez günümüzde Fransızca da kendi ülkesinde tanınmış bir kişi olarak kayıtlara geçmektedir.)

Farazi sonunda galaksi halkının baskısına dayanamayıp , kendi torunlarını halkına güven hissettirmek amaçlı  (sözde cezasını vermek üzere ) uzay boşluğuna bırakır ve oradan tam geçerken uzay jetinin onları alıp yeni evleri olan yer küreye bırakmasını söyler.

Yalnız yapımcıya çok az süre bıraktığından bir şey dikkatten kaçmıştır ki , yapımcı kısa sürede yaptığı bu gezegene farazilerin yaşam sürebilmesi gereken gazlaşmış siyanürü koymayı unutmuştur.

Torunlarını güvenle başka bir gezegene taşıdığını düşünen farazi ; Uzay jetinden inen torunlarından bir daha haber alamamıştır. 

Yapımcıyı "falez" icad edip onunla öldüren Farazi , gezegen halkından hıncını postmodern tabirle giyotin ile almıştır. Daha sonraları acısından ölmüş ve yer kürenin icadı da böylece unutulmuştur.

Gel zaman git zaman ; Peynir ağaçlarından çıkan balık meyveleri kimse tarafından yenilmediklerini gördüklerinde , ortama uyum sağlamış ve yavaş yavaş hareket yeteneği kazanmışlardır.

Bİir gün tam hareket edebilen bir balık diğerine burada kimse yaşamıyor mu sorusuna ? Biz aslında farez olabiliriz , Burada farezler yaşayacaktılar ama bir hesaplama hatasından buraya geldikleri an öldüler demiştir.

(İlk reenkarnasyonun baş gösterdiği bu olayda ; Aslında yapımcı diyerek tabir ettiğimiz canlı falez (giyotin) ile öldürüldükten bir süre sonra ilk canlanan balık vücudunda ruh bulup , aslında her şeyin tohumlarını hesapladığı gibi bizzat kendi atmaya başlayacaktır.)

"Farez" ismiyle anılan meyve balıklar ilginç bir üreme dönemlerine sahiplerdi ; Ağaçlarda yetişirken Gözlerinden ışık yakıp söndürerek kur yapmaya başladıklarında oluşan yavrulara “ Far ” adını takmışlardır. 
Günümüzdeki far kelimesinin kökeni aslında balık meyvelerinin çiftleşme döneminden gelecektir.

 Bunlar sadık ve tek eşli canlılardır , tabi hafızaları el verdiği süre boyunca… “Farez “leri söylemesi biraz uzun olduğundan yavrularına “far” adını takan yetişkinler ; yavruları büyüdüğünde onlara seslenirken “z” harfine gelmeden kelimeyi unuttuğundan mütevellit ;
EN eski zamanlarda ; aslında şimdilerde “Fare” diye adlandırdığımız şey Balık meyvelerinin yavrularına verilen ad olarak kabul görmüştü.

Şu an gezegenimizde yaşayan fare isimli canlılar , asıl isim atalarının yetiştiği ağacın adı olan  “peynir ’ e” büyük bir sempati ve saygı duyar , bu dünyada daha fazla zarar görmemeleri için onları yiyip , aslında midelerinde ve ruhlarında sakladıklarına inanırlar.


Kim derdi ki Fare aslında larva balık meyvesi değil mi ? 
İşte hayat böyle… 

4 yorum:

  1. Cidden okurken yoruldum(Nolan filmleri gibi yazı) ve kalori yakmış olabilirim, çünkii güya yarım saat matematik sorusu çözmek ile yarım saat spor yapmak aynı kaloriyi yaktırıyor muş, artık ne kadar gerçek ve ben ne kadarını doğru anımsayarak paylaştım bilemiyorum ve dünyanın en uzun cümlesini iyi ki parantez içinde belirtmişsin çünkii cümlenin bitmesiyle beynime hücum eden tespit heyecanım atasını bulmuş fare heyecanı ile aynıydı. Bir daha ki yazında(Vol.2) kedilerle olan iletişim bozuklukları nerden ve neden kaynaklanıyor bu konuya değinirsen sevinirim sevinirim =)

    Dipnot: Spor iyidir.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Emeğine sağlık sonsuzcuğum yorumun beni çok mutlu etti zira Nolan filmlerinin hayranıyım sen benzetmişsen ne mutlu bana :)
      Elbette değinirim... senin gibi okuyucu her blogger a lazım :)

      Sil
  2. Çok hoş olmuş vallahi yazıların ve uzun cümlelerin takipteyim bundan sonra izninle :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Aman Efendim teşekkürler izin ne demek blog sizin :))

      Sil